huzur dolu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

huzur dolu

huzur dolu ya hoş geldiniz
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
demiryürek38




Erkek Mesaj Sayısı : 539
Yaş : 37
Nerden : kayseri
Kayıt tarihi : 18/11/08

Kişi sayfası
BAŞARI PUANI:
ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ Left_bar_bleue0/0ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ Empty_bar_bleue  (0/0)
SEVİYE:
ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ Left_bar_bleue0/0ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ Empty_bar_bleue  (0/0)
GÜÇLÜLÜK:
ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ Left_bar_bleue0/0ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ Empty_bar_bleue  (0/0)

ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ Empty
MesajKonu: ALÂÜDDEVLE SEMNÂNΠ  ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ Icon_minitimeÇarş. Kas. 26, 2008 12:22 pm

ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ

Horasan'da yetişen velîlerin meşhurlarından. Tefsîr, kırâat, hadîs, fıkıh ve tasavvuf âlimi.

İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Ahmed bin Muhammed es-Semnânî olup, künyesi Ebü'l-Mekârim'dir. Lakabı Rükneddîn, Alâüddîn ve Alâüddevle olup, daha çok Alâüddevle Semnânî diye tanınmıştır. Bağdat emirliği yapan babası, Uluğ Bitikçi ünvanıyla Gazan Hana vezir olmuştur. 1261 (H.659) senesi Zilhicce ayında Horasan'da Semnân şehrinde doğdu. 1336 (H.736) senesi Receb ayının 22. Cumâ gecesi vefât etti. Sûfiâbâd şehrinde medfundur.

Alâüddevle Semnânî gençliğinde, amcası Melik Şerefüddîn Semnânî ile berâber Argun Hânın hizmetinde iken, bir anda değişerek, makam ve memûriyetini terk etti. Semnân'da bulunan Ahî Şerefüddîn Semnânî'nin hânegâhına giderek, tasavvuf yoluna girdi. Sonra hacca gitti. Dönüşte Bağdat'a uğradı. Orada Abdürrahmân el-İsferâînî ve Nûreddîn Keserkî'nin sohbetlerinde bulundu. Büyük bir gayret ve arzu ile ilim öğrenmeyi iki senede tamamlayıp, tasavvufta kemâl derecesine ulaşıp icâzet, diploma aldı. Kendisine insanlara hakîkati bildirmesi ve onlara doğru yolu göstermesi için vazîfe verildi. Ayrıca Reşîd bin Ebi'l-Kâsım ve başka âlimlerin sohbetlerinde de bulunarak, ilimde çok yükseldi. Sadrüddîn bin Hameveyh, Sirâcüddîn el-Kazvînî, İmâmüddîn Ali bin Mübârek el-Bekrî ve başka zâtlar ondan ilim öğrenip rivâyetlerde bulundular.

Alâüddevle Semnânî hazretleri, tasavvuf yolunda kemâle geldikten sonra;

"Şimdiki aklım olsaydı, vaktiyle devlet işlerini ve memuriyeti terketmez, o makamda riyâsızca ibâdet eder, mazlumları himâye eder, insanların hizmetinde bulunurdum." demiştir.

Zehebî diyor ki:

"Alâüddevle Semnânî, çok yüksek bir âlim idi. Birçok ilimleri kendisinde toplamıştı. Çok Kur'ân-ı kerîm okurdu. Vakûr ve heybetli idi. İnsanlara söylediği sözler çok tesirli olurdu. Görünüşü huy ve davranışları ile tabîatından asâlet sâhibi bir zât olduğu belliydi. Nefsine başkalarını tercih eden isâr sâhibi idi. Kazandığının hepsini fakirlere sadaka veren iyilikleri çok bir zât idi." Tefsîr, tasavvuf ve diğer ilimlere dâir eserleri ve kıymetli şiirleri vardır. İslâm âlimlerinin büyüklerinden ve evliyânın meşhûrlarından olan Hâce Ali Râmitenî hazretleri ile mektuplaşırlardı."

Alâüddevle Semnânî hazretlerine; "Evliyânın rûhâniyetinden istifâde edebilmek için, mezarına gidip ziyâret etmeye lüzum var mıdır? Nerede olursa olsun, bir velînin rûhuna teveccüh olunursa, rûhu orada hâzır olmaz mı?" diye sordular. Cevâbında;

"Kabir başına gitmenin çok faydası vardır. Evliyâyı ziyârete giden kimse, yolda hep onu düşünür, ona teveccühü her adımda artar, mezarı başına gelip toprağını görünce, hep onunla meşgûl olur. Teveccühü arttıkça, ondan istifâdesi artar. Evet, rûhlar için bir mâni, perde yoktur. Onlar, hatırlandığı her yerde hâzır olurlar. Fakat dünyâda iken, yıllarca, beraber bulunduğu beden o topraktadır. Onun için rûhun bu toprağa uğraması, nazarı ve bağlılığı, başka yerlere olandan daha çoktur. Birgün Cüneyd-i Bağdâdî'nin vaktiyle çile çekmiş olduğu odaya girdim. Burada çok zevklendim. Sonra Cüneyd'in mezarına gittim. Orada önceki zevki bulamadım. Sebebini mürşidime sordum. "O zevkler, Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin sebebi ile mi hâsıl oldu?" dedi.

"Evet!" dedim.

"Ömründe birkaç gün kaldığı yerde zevk hâsıl olduğuna göre, senelerce, birlikte bulunduğu bedeni yanına gidince, elbette daha çok zevk hâsıl olmak lazım gelir. Belki mezarı başında iken başka şeyleri görerek ona teveccühün azalmış olabilir." dedi.

Alâüddevle Ahmed bin Muhammed Semnânî buyurdu ki:

"Eğer bir kimse, boş oturur, hiçbir iş yapmaz, bu yaptığına da, "Zühd, dünyâyı terk etmek" adını koyarsa, onun yaptığı şeytana tâbi olmaktan başka bir şey değildir. Hiçbir faydalı iş yapmayarak, ömrünü boşa harcayandan daha hayırsız bir kimse yoktur."

"İnsan vücûdunda amellerin tohumu, yenilen lokmadır. Bir kimse lokmayı gaflet içinde yerse, lokma helâlden de olsa, insanların ondan fayda görmesi mümkün değildir."

"Bir kimse velîlik mertebesine ulaşsa, onun üzerine Hak teâlânın bir perde örtmemesi, onu halkın gözünden gizlememesi mümkün değildir. "Evliyâm kubbelerim altında (saklı) dır. Onları benden gayrısı tanıyamaz." hadîs-i kudsînin mânâsı da budur. Burada bildirilen "Kubbeler" beşeriyet sıfatlarıdır. Pamuktan ve başka maddelerden dokunmuş perde değildir. İnsanlık sıfatları öyle bir şeydir ki, o velîde, Hak teâlâ hazretleri açık bir kusûr kılar veya bir hünerini ayıp sûretinde gösterir. "Onu Allah'tan başka kimse tanıyamaz." demek, "İçi, ilâhî irâde nûru ile dolu olmayan kimseler, o velîyi anlayamaz." demektir. Ancak o nûr ile nûrlanan kimseler anlayabilir."

"Tövbe; geçmişte yapılan günâh ve hatâya pişmân olmak ve onu, ondan sonra terketmektir."

"Tasavvuf; Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine uymak, fazla konuşmayı, fazla yemeyi ve fazla uykuyu terketmektir."

"Tasavvuf bir ağaç ise, tövbe onun kökü, yalnızlık, bu ağacın kabuğu; tevhid, meyvesi; sabır, safâ, sıdk, doğruluk ve salâh yaprakları; vakar, sevgi, vefâ çiçekleridir. Allahü teâlânın izni ile, bu ağaç her zaman meyve verir."

"En büyük muhârebe, konuşur ve yerken, nefs ve şeytanla olan harbdir. Eğer onlara gâlip gelirsen, kurtulursun."

"Şükür, Allahü teâlânın lütuf ve ihsânını, rahmetini görmektir. Bütün nîmetlerin, O'ndan geldiğini anlamaktır."

Alâüddevle hazretlerinin çeşitli ilimlerle ilgili eser yazdığı rivâyet edilmektedir. Bunlardan bâzılarının isimleri şunlardır: "Âdâb-ül-Halvet, Beyânü Zikr-il-Hafî, Tefsîr-ul-Kur'ân (13 cild), Sırr-ul-Bâl fî Etvâr-i Sülûk-i Ehl-il-Hâl, Şekâik-üd-Dekâik, El-Urvetü li Ehl-il-Halvetî, El-Urvet-ül-Vüskâ, Füsûs-ül-Usûl, El-Felâh (Muhtasar-ı Şerh-ıs-sünne), Fevâid-ül-Akâid, Medâric-ül-Me'âric, El-Makâlât fit-Tasavvuf, El-Mükâşefât, Mevârid-üş-Şevârid, El-Mühcet-üt-Tevhîd, Tuhfet-üs-Sâlikîn ve başkaları.

Eserlerinden; El-Urve Süleymaniye kütüphanesi Esad Efendi kısmında 1583 numarada, Meşârin Ebrâr-il Kuds, Şehid Ali Paşa kısmı 1378 numarada ve Safvet-ül-Urve 1188 numarada mevcuddur.

1) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî); c.2, s.73
2) Ed-Dürer-ül-Kâmine; c.1, s.250
3) El-A'lâm; c.1, s.223
4) Hediyyet-ül-Ârifîn; c.1, s.108
5) Şezerât-üz-Zeheb; c.6, s.125
6) Nefehât-ül-Üns Tercümesi (Osmanlıca); s.496
7) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s.983
Cool Brockelman; Sup: c.2, s.281
9) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.11, s.15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ALÂÜDDEVLE SEMNÂNÎ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
huzur dolu :: SAHABELER@EVLİYALAR :: EVLİYALAR-
Buraya geçin: